15 Ocak 2012 Pazar

14 Ocak 2012 Galatasaray-Karabükspor Maçı

Hoh hoh, Bismillah, aynı şeyi yapan binlerce blog varken biz de burdayız, bakalım bir şey çıkıcak mı farklı.
Neyse, ilk yazım ortaya karışık bir şeylerden ötürü olsun,
Maçtan önce yaptığımız, "Galatasaray Efsanelerini Anıyor, Türk Telekom Dünyaya Duyuruyor" etkinliği, bu hafta kaybettiğimiz Lefter Küçükandonyanis'ten ötürü biraz daha anlamlıydı bence. Lefter'in anısına stad yapalım, Aziz Yıldırım'ın mektubunu okuyalım, Alex elini öpmüştü, formasını almıştı falan derken, kulübün bu -sadece semt adı olup olmadığı tartışılan- "Vefa" kavramına dikkat çekmesi çok güzel. Özellikle de "Vefa" konusunda en çok topa tutulan klüp durumundayken.
Karabükspor maçına gelirsek; çok uzatıp kafa ütülemek istemiyorum, planım o değil yani en azından şu anda. Birkaç haftadır, Eboue gittiğinden beri defansta sıkıldık çok. Sabri'nin de tempoyu henüz tutturamaması son maçta çok sırıtmıştı, bu nedenle Terim elinden gelen en mantıklı şeyi yaparak ortayı Servet'e, sağ kanadı da Ujfalusi'ye verdi. Diğer iki ise Semih ve Hakan Balta'ydı zaten. En mantıklı 4'lü buydu ama, Karabükspor'da oynayan Shelton'un hızına ayak uyduracak adamımız yoktu. 2-0 olana kadar bunun korkusunu yaşadık. Hele o Muslera'nın ayak ucuyla çıkardığı pozisyon hepimizi yerinden kaldırdı. Muslera'yı her yerinden öptük. Ama ilk yarının sonunda Mabiala'nın ikinci sarıyı alması zaten rahat olan maçın bu saatten sonra dönmeyeceğini gösterdi.
Asıl maçla ilgili güzel nokta ise, kadro çok uyumlu, -Kazım hariç- herkes -düzenli forma bulamayan Engin bile-  yerini ve arkadaşlarını iyi tanımıştı. 5. golde olan iki verkaç ve Baros'un Elmander'e attırdığı gol bunu kanıtlıyor zaten. Bir de takımın 5 olduktan sonra bile iyice kapanan ve dakika sayan Karabük'e yüklenmesi güzeldi. Özellikle sonlarda bir kontra-atak başlangıcında Melo'nun yardırması baya iyiydi, takımda şevk var açıkça.

Elektrik melektrik derken sıkıntılanan ulaşıma rağmen oraya giden onbinlerce taraftara da en içten saygılarımı sunuyorum, çok çileli olmuş yolculukları, giriş-çıkışları,  tahmin de etmişlerdir, yine de iyi bir kalabalık vardı bence.

İlk yazımız da deneme-karalama-maç yorumu gibi şeyler oldu. Daha "napsak netsek?" kısmındayız blogda, o yüzden daldan dala serbest.

İyi geceler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder